3 Aralık 2014 Çarşamba
Güvercin Resimleri ve Güvercin Bakımı
Sevgili Yetiştiriciler, hepimizin ortak merakı olan güvercin yetiştiriciliğinin, güvercin sağlığı bakımından da temelini oluşturan, olmazsa olmaz şeklinde de değerlendirebileceğimiz ana kuralları vardır. Uygulanması gereken kurallar nelerdir kısaca açıklayarak başlayalım;
1. Mutlaka standartlara uygun kümes veya kümesler.
2. Temizlik ve hijyen
3. Sağlıklı damızlık
4. Finansman
5. Zaman
6. Sportmenlik
1.Kümes ;
Kümes deyince aklımıza gelen konu; güvercinlerimizin rahat edebileceği, sağlık koşullarına uygun ,yaşamları süresince barınabilecekleri güvercin evlerinden söz ediyorum. Kümesleri, bahçe kümesleri ,tavan arası kümesleri ve teras kümesleri olarak sınıflandırabiliriz. Kümeslerimizin cephesini , şayet şeçeneğimiz varsa rüzgarın daha ılık estiği, sabah güneşini ve gün boyu güneş ışınlarını alabilen doğu veya güney doğu yönlerine kurarsak kuşlarımızın güneş ışınlarından azami derecede faydalanmalarını sağlarız. Böylece sabahın erken saatlerinde kümesin içersindeki havanında ılıklaşmasını sağlarız. Kümeslerin çok lüks olması önemli değildir ancak ihtiyaçlara cevap vermesi çok önemlidir. Bahçe kümeslerini ve terasta inşa edeceğimiz kümesleri yerden 45cm gibi yüksekliğe kaldırırsak, kümesin altında oluşacak hava sirkülasyonu sayesinde kümes tabanının daima kuru kalmasını sağlarız. İyi bir kümeste dikkat edilmesi gereken en önemli husus kümesin tabanının sürekli olarak kuru kalmasını sağlayan ve kuşlarımızda üst solunum problemleri yaratmayan havalandırma sistemlerinin bulunmasıdır. Bunun için belli zaman dilimlerinde devreye sokacağımız (kuşları yemleme zamanı gibi ) elektrikle çalışan havalandırma sistemlerini tercih edebileceğimiz gibi doğal havalandırma sistemlerini de oluşturabiliriz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus kümes içersinde kuşlarımızı cereyana maruz bırakmamaktır. Bu nedenle kümeslerde tek cepheden, tercihen kümeslerin ön yüzünde alttan açılacak havalandırma delikleri ile kümesin içersine temiz hava girmesini sağlarız. Tavandan açacağımız havalandırma bacaları ile de kümesteki istenmeyen kötü hava ve kokuların dışarıya çıkmasını sağlarız. Böylece kuşlarımızı hava akımlarına (cereyan) maruz bırakmaksızın kümeslerimizin hava sirkülasyonunu sağlarız.
Ayrıca kümeslerde kuşlarımızın yuva ölçülerini ve şekillerini belli standartlara göre dizayn edersek hem kuşlarımız rahat eder hem de yuva temizliğinde bizler rahat ederiz. Standartlara uygun yuvadan kastım; bir çift kuşun yaşamlarını sürdürebileceği, rahatlıkla eşleşip yavrularını büyütebilecekleri, kolay temizlenebilmesi için altında tercihen yuva ızgarası olan, içersinde 2 adet yumurtalık konulabilen, önleri gerektiğinde kapatılabilmesi için yuva önü bulunan, yetiştirdiğimiz kuşların fiziki yapılarına uygun ölçülerdeki yuvaları kastediyorum. Bu yuvaların ölçüleri kişisel olarak değisse de, normal ölçüler 40x60x40 veya 40X70X40 gibidir. Konuyu biraz açmak gerekirse ideal bir yuva 40 cm derinlik, 60 cm genişlik, 40 cm yüksekliktedir. Bu standartlara sahip bir yuvada bir çift kuş, konulacak 2 adet yumurtalık sayesinde aynı anda bir çift yavru büyütürken, bir çiftte yumurtaya yatabilir. Yuva önleri sayesinde ise kuşlarımızı yuva içersine kapatıp, burada eşleştirerek, yemini ve suyunu burada vererek doğacak yavruların istediğimiz çiftlere ait olduğundan emin olabiliriz. Ayrıca yuva önlerine takacağımız mamalıklara yem koyarak, hem yavruya bakan çiftlere yardımcı olabiliriz, hem de yavruların ebeveyinlerine bakarak çabucak yem yemeyi öğrenmelerini sağlarız. Yuva altı ızgaraları ise kuşlarımızın dışkılarıyla temasını kestiği için yemin dışkı ile bulaşması sonucu oluşabilecek olan enfeksiyonların önlenmesinde rol oynayan çok önemli faktörlerden biridir. Ayrıca haftada bir kez bu ızgaraları kaldırmak suretiyle yuvalıkları kolayca temizleyebiliriz.
Kümeslerimizin tabanlarını günlük olarak temizlemiyorsak yere koyacağımız taban ızgaraları sayesinde kuşlarımızın dışkıları ile temasını keseriz. Kuşlar yerdeki dışkılara basmadığı için, bu dışkılar daha kısa sürede kuruyup, temizlik aşamasında ise daha kolay temizlenebilecektir. Kümeslerde kuşlarımızın suluklarını yerden takriben 50cm yükseklikteki sehpaların üstüne yerleştirirsek, içeride uçuşan tozların sulukları kirletmesini belli oranda önlemiş oluruz. Kuşlarımızın mutlaka hergün sularını değiştirip tazeleyelim. Böylece uzun süre suluklarda bayat su kalmayacağından suyun bakteri üretmesini de belli oranda önlemiş oluruz. Günlük verdiğimiz suyu direk çeşme suyu yerine, içersine bir miktar su dezenfektasyonu ilave ederek verirsek, sudan geçmesi muhtemel olan bazı enfeksiyonları önlemiş oluruz. Ayrıca kuşlarımıza yemlerini mutlaka temizlenip dezenfekte edilmiş bir zeminde veya yemliklerde vermeliyiz. Sanırım hiç kimse tuvalette yemeğini yemek istemez. Öyleyse bizlerde kuşlarımıza yemlerini özenle hazırlanmış yemliklerinde sunalım.Alacağımız bu basit tedbirlerle kuşlarımızın sağlıklı kalmalarını sağlamış oluruz.
2.Temizlik ve Hijyen ;
Temizlik ve hijyenik koşullar hastalıkların kolayca yayılmasını önleyeceğinden, mutlaka uygulanması gereken önemli tedbirlerdir.
Haftalık yapacağımız kümes temizliği, yerleri, yuvaları, yumurtalıkları, tünekleri ve kümeste kullanılan her türlü ekipmanı kapsamalıdır. Kümes temizliği birkaç aşamalıdır. Birinci aşamada kümesteki her yer ve ekipmanlar (yemlik, suluk vs ) temizlenmelidir. Bu periyotta mümkünse elektrik süpürgesi ile kümesteki her yerin küçük tozları alınır. İkinci periyotta ise bir kova içersine konulan bir miktar dezenfektasyon ilacı karıştırılmış ılık su ile bütün yüzeyler silinmek suretiyle, mikropların barınmasına uygun ortam yaratabilecek olan tozlar silinip temizlenir. Son olarak ta dezenfektasyon pompası ile püskürmek suretiyle kümesteki el girmeyen yerlerde dahil olmak üzere her yer dezenfekte edilir. Bu işleme alternatif olarak pürmüz ile yakmayı da deneyebilirsiniz.
Unutmamak gerekir ki yakma metodu da mikropların imha edilmesinde çok etkilidir. Ancak çok dikkatli olunmasını tavsiye ederim. Zira yangın çıkarabilirsiniz veya kendinize zarar verebilirsiniz.
3.Sağlıklı damızlık ;
Damızlık seçimimizi yaparken, kuşun gözle görülebilen ve aranılan vasıfları dışında ,sağlık barometrelerinin de dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Zira sağlıklı yavrular ancak sağlıklı damızlıklardan gelir. Dikkat edilecek olursa doğada sadece en sağlıklı ve en güçlü hayvanlar hayatta kalır ve onlar sürünün damızlığını oluşturur. Bizlerde tabiata fazla aykırı davranmamalıyız. Çok çabuk hastalanan bir damızlık kuşun yavruları da aynı olacaktır.Fakat sağlıklı, her türlü koşullarda hayatta kalmayı başarabilen ve hastalıklara karşı ilaç kullanmaksızın direnç gösterebilen bir damızlık, daima dayanıklı bir soyun atası olacaktır. Bilemiyorum bizler belki de posta güvercini yetiştiricisi olduğumuz için ve bu kuşlar sportif amaçlı yetiştirildiklerinden bu konuda çok hassasiyet gösterebiliriz. Ancak başka ırkları da yetiştirmiş olsaydım, aynı düşüncelerle hareket ederdim.
4.Finansman ;
Kuş bakımı sanıldığı kadar çok basit ve ucuz olmayıp, mutlaka belli oranda finansmana ihtiyaç duyulmaktadır. Bunları belirtmemdeki neden şayet yeni bir arkadaşımız bu hobiye merak salarsa, kendini nelerin beklediğini bilmesi içindir. Bu harcamaları kısaca özetlemek gerekirse; başlangıçta kuş edinebilmek için bir miktar harcama yapılır. Daha sonra kuşun olağan harcamaları vardır.Yem, ilaç, aşı, vitamin, yem katkıları vs. gibi. Form ve Performans ırklarını besleyen arkadaşların harcamaları aşağı yukarı bunlarla biterken, Posta güvercinleri ile uğraşanları daha farklı harcamalar da beklemektedir. Örneğin yarışları tertipleyen organizatörlere yaptıkları harcamalardan dolayı ödenen kuş başı ücret, ayrıca kuşları yarışlara hazırlamak için kişisel arabalarınızla veya yarış arabasıyla yaptıracağınız antrenmanlara harcanan paralar vs. Yaklaşık 80 –100 adet posta güvercini besleyip yarıştıran bir kümesin senelik harcamaları ortalama 1000 $ civarındadır.Bu bakımdan posta güvercini ile profesyonel anlamda uğraşmayı düşünen yeni arkadaşların işin bu yönünü de göz önünde bulundurmalarını tavsiye ederim.
5.Zaman ;
Hangi ırkları yetiştiriyorsanız yetiştirin, mutlaka bakımı için belirli bir zamana ihtiyaç vardır. Bu zaman diliminde eğer hava müsaitse kuşlarımızı mutlaka dışarı çıkarıp havalandırmalıyız. Bütün günü kümeslerde kapalı olarak geçiren kuşların bu özgürlüğe herşeyden fazla ihtiyacı olduğunu unutmayalım. Şayet posta güvercini yetiştiricisi ve yarışçısı iseniz size günde en az iki saat gerekiyor demektir. Sabahları 1 saat, akşamları da bir saat olmak üzere günde iki saat uçurtmak gerekiyor. Başka türlü bu GÖKYÜZÜ SAVAŞÇILARINI formda tutamazsınız.
6.Sportmenlik ;
Her türlü yarış müsabakalarında olduğu gibi güvercin sporunda da yetiştiricinin diğer yetiştiricilere karşı sportmence davranması gerektiğine inanıyorum.Yetiştirici herşeyden önce başkalarının haklarına saygı gösteren, bilgi birikimini paylaşan, dürüst, birlikte aynı hobiyi paylaşan kişilerinde hobilerini yapmalarına imkan tanıyan, başkalarına ait kuşları yakaladığında, mümkünse sahibine iade etmeyi prensip edinmiş ve elindeki ile yetinmeyi bilen bir yapıya sahip olmalıdır. Bunun gerçekleştirilebilmesi içinde mutlaka her yetiştirdiğimiz kuşumuza yıl ve isim markası takılmalıdır. Kuş alımlarında kuş sahibi, sattığı kuşla beraber kuşun markasının karşılığı olan kartını veya pedigresini vererek bir anlamda alıcıya kuşun nüfus kağıdına sahip olma imkanı tanımış olur. Sanırım bu tarzda uygulamalar ile hepimizin korkulu rüyası olan kuş HIRSIZLIĞININDA önüne belirli oranda geçmiş oluruz. Güvercin yetiştirmenin bir AMAÇ değil, bizleri birbirleriyle tanıştıran ve kaynaştıran bir ARAÇ olduğu düşüncesinin, hepimizin bu olaya bakış açısını değiştireceğini tahmin ediyorum. Ayrıca hasta kuşunu bir başka yetiştiriciye satmanın da gittiği yerde doğuracağı sonuçlar açısından son derece sportmenlik dışı bir davranış biçimi olduğunu ifade etmeliyim. Şayet kümesimizde herhangi bir hastalık varsa, bunu çevremizdeki kümeslerin sahiplerine bildirip tedbir almalarını sağlamakta herşeyden önce bir insanlık ve sportmenlik görevidir.
17 günde yumurtadan çıkan güvercin yavruları, ilk hafta gözleri kapalı ve hav tüyleri ile kaplıdırlar. Hav tüylerinin sıklığı ve uzunluğu ırklara ve renklere göre farklılık gösterir. Yavrular ilk günlerde ana ve babanın kursağından salgılanan ve “güvercin sütü” yada “kursak sütü” (halk dilinde maya) adı verilen proteince zengin bir besin maddesi ile beslenirler. İlk haftadan sonra bu süt yerini yavaş yavaş ana ve babanın kursağında ıslatılmış dane yeme bırakır. Özellikle bu dönemde yemin karışık muhabbet kuşu yemi ile takviye edilmesinin yavruların gelişmesine olumlu katkısı vardır. Yavru döneminde anaçlar sabah ve akşam olmak üzere günde iki öğün yemlenmelidirler. Yavru bulunmadığı döneme nazaran yemleme süresinin uzatılmasına dikkat edilmelidir. Zira ebeveyn kuşlar önce yavruları sonra da kendilerini yeterince besleyebilmelidirler. Eğer yemleme süresi kısa olursa yavruya verilen yemde bir süre sonra azalmakta, yavruların gelişmesi yavaşlamaktadır. Eğer mümkünse çok sıcak günlerde öğle vakti de çok az miktarda yemleme yapılarak, yem ile birlikte yavrulara su verilmesi sağlanmalıdır. Yavrulu anaçların önünde sürekli yem olması ilk günlerde bir sorun teşkil etmese de bir süre sonra yavrular doyduklarından dolayı ana ve babalarından yem istememektedirler. Yavru tarafından yemlenme isteği yeterince güçlü olmazsa bir süre sonra ana ve babaların da yemleme isteği azalmaktadır. Yavruya bakma güdüsünü ayakta tutabilmek için iki kez yemleme ile yavruların yemlenme isteklerinin her zaman güçlü kalması sağlanmalıdır.
Birinci haftadan itibaren tüylenme yavaş yavaş başlar. Bu günlerde yavrular künyelenmelidirler. Eğer yavruları 7 günlük yaşta künyelemezseniz künyelerin ayaklara geçmesi çok zorlaşmaktadır. Mümkünse 15 günlük yavruların yanına, yuvalıklara yem konmalıdır. Eğer bu mümkün değilse 21 günlük yavrular yere bırakılmalı, böylece yemlenirken ana ve babalarını görmeleri sağlanmalıdır. Bu şekilde yavrular çok kısa süre sonra yem yiyebilmektedir. Yavrular yere bırakıldıklarında yuvalıklara ulaşamayacak kadar küçük olmalıdırlar, yada yuvalıklar yerden yeterince yükseklikte bulunmalıdır. Aksi takdirde yavrular yabancı çiftlerin yuvalığına girmekte ve yuvalık sahipleri tarafından gagalanmakta, dövülmektedirler. Yavrular 28 günlük yaşta yem yiyebilmeliler ve ebeveynlerinden ayrılmalıdırlar. Yeme düşen yavruların önünde ilk hafta sürekli yem bulunmalıdır. Bu dönemde yavrular gözlenerek, hepsinin su içip yem yediklerinden emin olunmalıdır. Yavrular genellikle yem yemeye su içmeden daha önce başlamaktadır. Suyu bulamayan yavruların gagaları ara sıra suluğa sokularak içmeleri sağlanmalıdır. Bir süre sonra tüm yavruların yem yedikleri ve su içtikleri görülecektir. Bundan sonra yavrularınızın uçurma ve alıştırma antrenmanlarına geçebilirsiniz.
4 Haziran 2014 Çarşamba
Taklacı Güvercin Resimleri
taklacı güvercin,taklacı güvercinler,satılık taklacı güvercinler,
Güvercinler nasıl performanslı olurlar
Güvercinlerin performansı %50 kalıtım %50 de yetiştiricinin doğru seyisliğidir.Yani kuşlarımızı seçerken öncelikle iyi anne baba hatta iyi bir soydan gelmesine dikkat etmeliyiz.
Seyislik ise yetiştiricinin aynı yarış atı seyisleri gibi kuşları sürekli antreman yaptırmalı, boş zamanlarında değil hergün mümkünse aynı saatlerde antremana çıkmalı.Çünkü beyni küçük olduğunu düşündüğümüz o kuşlar dışarıya özlem duyarlar ve antreman saatini yani sizin sürekli çıkardığınız saati iyi bilirler ve o saatte antremana çıkmadıklarında belkide strese girerler.
Güvercinleri uçururken dikkat edilecek noktalar
Yavru güvercinler öncelikle eke kuşlardan öğrenecekleri çok şeyler var.Mesela uçmak,oyun,konmak ve tehlikelere karşı dikkatli olmak v.b.Evet yavru kuş daha nasıl uçacağını bile bilmez.Bazı yetiştiriciler yavruyu yavru bir kuşla uçurarak daha doğru yaptığını düşünür ancak yanlıştır.Her yavrudan yetiştirilen hayvanlarda(örn.daha güzel ötmek için kanarya yavrusu ekeden ötme eğitimi alır) eke kuş önce bir zaman ders verir.
Yavrular hatta uçuş eğitimi içerisindeki bütün kuşlarınız(damızlıklar hariç olabilir) gereğinden fazla büyük yuva uygun değildir.Çünkü siz kuşlarınızı saat 08:00 de uçuracak olabilirsiniz ama onlar gün ışımasıyla birlikte uyanır ve büyük yuvada ötüşme, çekişmelerden yorulurlar.
Mümkünse uçan kuşlarınızın kümesi güneş ışığı almamalı.Çünkü onlar yeterince ışığı uçtukları için zaten alabilirler.Güneş ışığını akşama kadar almış bir güvercin eğer yuvada biraz genişse uçma isteği fazla olmayacaktır.
Öncelikle damın etrafını yavrulara tanıtacak tipte ekelerinizle oyunlu olmayanlarla yavruları iyice alıştırdıktan sonra 5-10 dk uçsun ve damı tanısınlar
Havada oynayan saatini doldurmaya başlamış ama pırıltı verdiğinizdede hemen inecek ve mümkünse yüksek uçacak kuşlarla eğitim yaptırmanız uygun olacaktır.Yüksek uçan kuşlar alçakta uçanlara göre daha az yorulur ve havada daha eminde hissederler kendilerini ve kendilerine güvenleri gelir.Bunu yaparken 1 eke 2-3 yavru toplamda 4 kuş ideal olacaktır.Eğer 10 yavrunuz varsa 3 seansta uçurmalısınız.Hepsini bir kaldırdığınızda içinden 1 tane çürük çıksa hepsi dama tekrar inecektir.Ve performans yakalayamadan kuşlar artık tembelliğe alışır ve birdaha uçurmanız zorlaşır.
Havada oynamaya başladıklarında 3 erli havada oynayan yavrular birlikte uçurulup artık ekeye ihtiyaç yoktur.Sağa sola atmadıkları veya kaybolmadıkları müddetçe bırakın istedikleri kadar uçsunlar.İyice yoruldularına kanaat getirdiniz zaman örneğin 1 saat 45 dk olmuş artık sağa sola atabilirler düşüncesi oluştuysa yetiştiricide artık pırıltı verilerek dama sağlam inmesi sağlanabilir.
Havada yeterince uzanma ve taklası görülen yavrular teke bindirilerek artık günlük performanslarına tek uçarak devam etmeliler.Ve dama çalışmaları uzun sürmeyecektir.
Eğitimlere sabah erken saatte serinlikte ve akşamda serinlikte hep aynı saatte yapmak gerekir.
İndiklerinde biraz bekleyip yemlemek ve yine karanlık yuvalarına koymak ve bir sonraki sabah performansını beklemeye geçmeliler.
Beslenmelerine Vitaminlerine çok dikkat etmek gerekir.İyi bir sporcu antrenman kadar yemesi içmesi de o kadar önemlidir.
:güvercin nasıl uçurulmalı, güvercin performansı nasıl artırılır, güvercin uçurma, güvercinlerde iyi performans nasıl yakalanır, uçururken dikkat edilecekler
Güvercinler nasıl performanslı olurlar
Güvercinlerin performansı %50 kalıtım %50 de yetiştiricinin doğru seyisliğidir.Yani kuşlarımızı seçerken öncelikle iyi anne baba hatta iyi bir soydan gelmesine dikkat etmeliyiz.
Seyislik ise yetiştiricinin aynı yarış atı seyisleri gibi kuşları sürekli antreman yaptırmalı, boş zamanlarında değil hergün mümkünse aynı saatlerde antremana çıkmalı.Çünkü beyni küçük olduğunu düşündüğümüz o kuşlar dışarıya özlem duyarlar ve antreman saatini yani sizin sürekli çıkardığınız saati iyi bilirler ve o saatte antremana çıkmadıklarında belkide strese girerler.
Güvercinleri uçururken dikkat edilecek noktalar
Yavru güvercinler öncelikle eke kuşlardan öğrenecekleri çok şeyler var.Mesela uçmak,oyun,konmak ve tehlikelere karşı dikkatli olmak v.b.Evet yavru kuş daha nasıl uçacağını bile bilmez.Bazı yetiştiriciler yavruyu yavru bir kuşla uçurarak daha doğru yaptığını düşünür ancak yanlıştır.Her yavrudan yetiştirilen hayvanlarda(örn.daha güzel ötmek için kanarya yavrusu ekeden ötme eğitimi alır) eke kuş önce bir zaman ders verir.
Yavrular hatta uçuş eğitimi içerisindeki bütün kuşlarınız(damızlıklar hariç olabilir) gereğinden fazla büyük yuva uygun değildir.Çünkü siz kuşlarınızı saat 08:00 de uçuracak olabilirsiniz ama onlar gün ışımasıyla birlikte uyanır ve büyük yuvada ötüşme, çekişmelerden yorulurlar.
Mümkünse uçan kuşlarınızın kümesi güneş ışığı almamalı.Çünkü onlar yeterince ışığı uçtukları için zaten alabilirler.Güneş ışığını akşama kadar almış bir güvercin eğer yuvada biraz genişse uçma isteği fazla olmayacaktır.
Öncelikle damın etrafını yavrulara tanıtacak tipte ekelerinizle oyunlu olmayanlarla yavruları iyice alıştırdıktan sonra 5-10 dk uçsun ve damı tanısınlar
Havada oynayan saatini doldurmaya başlamış ama pırıltı verdiğinizdede hemen inecek ve mümkünse yüksek uçacak kuşlarla eğitim yaptırmanız uygun olacaktır.Yüksek uçan kuşlar alçakta uçanlara göre daha az yorulur ve havada daha eminde hissederler kendilerini ve kendilerine güvenleri gelir.Bunu yaparken 1 eke 2-3 yavru toplamda 4 kuş ideal olacaktır.Eğer 10 yavrunuz varsa 3 seansta uçurmalısınız.Hepsini bir kaldırdığınızda içinden 1 tane çürük çıksa hepsi dama tekrar inecektir.Ve performans yakalayamadan kuşlar artık tembelliğe alışır ve birdaha uçurmanız zorlaşır.
Havada oynamaya başladıklarında 3 erli havada oynayan yavrular birlikte uçurulup artık ekeye ihtiyaç yoktur.Sağa sola atmadıkları veya kaybolmadıkları müddetçe bırakın istedikleri kadar uçsunlar.İyice yoruldularına kanaat getirdiniz zaman örneğin 1 saat 45 dk olmuş artık sağa sola atabilirler düşüncesi oluştuysa yetiştiricide artık pırıltı verilerek dama sağlam inmesi sağlanabilir.
Havada yeterince uzanma ve taklası görülen yavrular teke bindirilerek artık günlük performanslarına tek uçarak devam etmeliler.Ve dama çalışmaları uzun sürmeyecektir.
Eğitimlere sabah erken saatte serinlikte ve akşamda serinlikte hep aynı saatte yapmak gerekir.
İndiklerinde biraz bekleyip yemlemek ve yine karanlık yuvalarına koymak ve bir sonraki sabah performansını beklemeye geçmeliler.
Beslenmelerine Vitaminlerine çok dikkat etmek gerekir.İyi bir sporcu antrenman kadar yemesi içmesi de o kadar önemlidir.
:güvercin nasıl uçurulmalı, güvercin performansı nasıl artırılır, güvercin uçurma, güvercinlerde iyi performans nasıl yakalanır, uçururken dikkat edilecekler
27 Eylül 2013 Cuma
Tanımadığımız Güvercin türleri
Dünya üzerinde binlerce çeşidi olan güvercinlerin hangilerini tanıyoruz tanıdığımız beslediğimiz güvercin çeşitleri bir avuçun parmaklarını geçmez belkide ilk resimdeki renkli yeni zellanda güvercinini kaçınız biliyordu mesela,ben ilk defa duydum,yada kral güvercini hangimiz duyduk önceden,işte bu konuda bilmediğimiz bir kaç güvercin çeşidini sizlerle paylaşmak istedim,bir gün bu türler ülkemize gelir umarım hep aynı güvercin türleriyle karşılaşmak artık sıktı beni,yine de besleyecekseniz bizim ülkemiz güvercinleri en iyileri çok fazla kuş besleyip habiden sıkılacağınıza kaliteli kuşlardan bir çift bile besleseniz hobiden çok daha fazla zevk alırsınız ve uzun süre sıkılmadan ilğilenirsiniz inanın.sevgiler sayğılar kuşçu Sayğın.
18 Mart 2012 Pazar
OSMANLI MAKARACISI
Bu ırkın İngiltere'ye ilk gönderiliş tarihi 1870 li yıllarda, Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz döneminde olmuştur. Aynı yıllar bir çok güvercin ırkımızın da Avrupa ve Amerika'ya gönderildiği yıllardır. Gerek "Oriental Roller", gerekse "Smyrna Roller" ırkları birbirine yakın ve akraba ırklardır. Hatta başlangıçta Avrupa'da bu ırklar tek bir ırk olarak değerlendiriliyorlar ve sadece "Oriental Roller" adı ile biliniyorlardı. "Oriental Roller" adını bu ırk için ilk kez 1876 yılında İngiltere'de Ludlow kullanmıştır. 1887 yılında gene İngiltere'de Lyell adlı yetiştirici ise bu güvercinlere "Turkish Roller" adını vermiştir. Daha sonraları ırk içindeki bir takım farklılıklar göze çarpmış ve Dietz adlı yetiştirici 1929 yılında, bu farklılıkları göz önüne alarak bu ırkı, "Smyrna Roller" ve "Kurdistan Roller" olarak ikiye ayırarak değerlendirmiştir. Bu ayrımın temelinde Türkiye üzerinden İngiltere'ye ve Amerika'ya gönderilen güvercinlerin, bugünkü İran ve Irak gibi ülkelerden gönderilenleri ile İzmir bölgesinden gönderilenleri arasında bazı farklılıkların bulunmasıdır. En başta İzmir'den giden makaracılar siyah, kırmızı ve sarı düz renklere sahiptiler. İran ve Irak'dan gidenler ise mavi-bronz ve kumlu renklere sahip olup şeritli kuşlardı. Bu güvercinlerin şeritleri kahverengimsi sarı bir tonda idi. Renksel farklılıkların yanı sıra bazı yapısal farklılıklar da bulunmaktaydı. "Oriental Roller" ırkımızın Amerika'ya gönderilişi ise 1920 li yıllardan itibaren başlamıştır. Ancak belgelerle saptanan ilk gönderme 1927 yılında Bronx Hayvanat bahçesine yapılmıştır. 1930 lu yıllarda bu süreç hızlanmıştır. Bu güvercinlerin Avrupa ve Amerika'ya ilk gönderiliş tarihlerinden itibaren bu ülkeler tarafından çeşitli ıslah çalışmalarında bulunulmuştur. Yapılan bazı melezlemeler ile ırka yeni özellikler kazandırılmıştır. Zaman içinde yeni makaracı ırkların ortaya çıkması sağlanmıştır. Bugün dünya üzerinde bulunan makaracı ırkların bir çoğunun atası, "Oriental Roller" ve "Smyrna Roller" adı ile dünyada bilinen ırklarımızdır. "Oriental Roller" adlandırması yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi ilk kez 1876 yılında İngiltere'de kullanılan bir adlandırmadır. Avrupa ülkeleri, Avrupa kıtasının doğusunda kalan Asya ülkeleri için "Oriental" ( Doğu ) kelimesini kullanmaktadırlar. Bu nedenle bu ırkımızı da "Oriental Roller" olarak adlandırmışlardır. "Oriental Roller" kelime anlamı olarak "Doğulu Makaracı" anlamına gelmektedir. Bugün Türkiye'de bu ırk için kullanılabilecek en doğru Türkçe adlandırmanın "Osmanlı Makaracısı" ( Ottoman Roller ) olacağı görüşündeyim. Bu nedenle bu adı kullandım. Ancak bugün ülkemizde bu ırk kalmadığı ve soyu tükendiği için, bu adlandırmanın pratikte fazla bir işlevsel olmayacağı açıktır.
Osmanlı Makaracısının ( Oriental Roller ) kaynağı, genel anlamda Asya ve batıda "Asia Minor" olarak bilinen Anadolu'dur. Bu güvercinler, Ortadoğu ve Asya ülkelerinden, bugünkü Hindistan, İran, Irak, Suriye ve Türkiye gibi ülkeler tarafından eskiden beri yetiştirilmişlerdir. Bu ülkelerin bir çoğu eskiden Osmanlı Devleti toprakları içersinde bulunuyorlardı. Kökeni çok eskilere dayanan bu ırk, dünyada bugün bulunan bir çok roller ırkının atası olarak kabul edilmektedir. Bugün dünya üzerinde bulunan makaracı ırklar elde edilirken Osmanlı Makaracısı'nın kullanıldığı bilinen bir gerçektir.
OSMANLI MAKARACISI GENEL ÖZELLİKLERİ :
Makaracı ırklar içersinde farklı performansları ve fiziksel yapıları ile dikkati çekmektedirler. Uçuş özellikleri diğer bütün makaracı ırklara benzemektedir. Yüksek ve uzun uçuş özellikleri bulunur. Fiziksel anlamda en belirgin özellikleri, "düşük kanatlı" olarak tanımlanan şekilde, kanatların kuyruk altında taşınmasıdır. Ülkemizde bulunan makaracı ırklar içersinde bu özellik sadece Osmanlı ve İzmir makaracılarında görülmektedir. Bazen Trakya makaracılarının da kanatlarını kuyruk altında taşıdıklarına rastlanmakla birlikte bu genel bir özellik değildir ve bu kuşun kırma olduğu anlamına gelir.
Kuyruk telek sayısı genellikle 14 - 16 arasında değişmektedir. 20 ye kadar olan telek sayısı normaldir ve standartlar içindedir. Bu güvercinlerin en önemli karakteristik özellikleri 14 den fazla kuyruk teleğine sahip olmalarına karşın kuyruk üstü yağ bezesi bulundurmamalarıdır. Kuyrukları normalden biraz daha uzun olur. Çatallaşmış kuyruk yapısı tercih edilmez.
Bu güvercinlerin başları yanlardan oval bir şekillenmiş olup başın üstü ise yuvarlaktır. Alın biraz açılı şekilde bombe yaparak yükselir. Gözler "inci göz" olarak adlandırılan şekilde açık renklidirler. Bazen beyaz ya da "limon göz" kuşlara da rastlanmakla birlikte fazla tercih edilmezler. Gaga orta uzunlukta ve genişlikte olup kemik rengindedir. Bu güvercinlerde siyah renk gaga değer kaybına neden olur. Tırnak ve gaganın aynı renk olması gerekir. Bacaklar koyu kırmızı ve biraz kısa gibidir. Ayaklarda kesinlikle paça olmamalıdır. Bu güvercinlerde tepe bulunmaz. Erkek güvercinler biraz daha büyük yapılıdırlar.
Çeşitli renkleri olabilmektedir. Bademli (Almonds), Kurşuni-gri (Grizzles), Beyaz, Siyah, Kırmızı, Sarı, Kahverengi ve beyazla karışık olarak bu renklerin kombinasyonları mevcuttur.
Bu ırkın tarihi oldukça eskilere ve Osmanlı devletinin kuruluş yıllarına kadar gitmektedir. 16. yüz yılda yaşamış olan Osmanlı gezgini Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde bu ırklar hakkında bilgiler vermektedir. Osmanlı Devleti döneminde bu ırkın nasıl adlandırıldığı hakkında bilgi sahibi değiliz. Şu anda dünya üzerinde bilinen adlandırma, bu güvercinlere çok sonraları Avrupa'da verilmiş olan adlardır.
Adana Güvercinleri
27 Şubat 2012 Pazartesi
GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİNDE YAVRULARIN BAKIMI
17 günde yumurtadan çıkan güvercin yavruları, ilk hafta gözleri kapalı ve hav tüyleri ile kaplıdırlar. Hav tüylerinin sıklığı ve uzunluğu ırklara ve renklere göre farklılık gösterir. Yavrular ilk günlerde ana ve babanın kursağından salgılanan ve “güvercin sütü” yada “kursak sütü” (halk dilinde maya) adı verilen proteince zengin bir besin maddesi ile beslenirler. İlk haftadan sonra bu süt yerini yavaş yavaş ana ve babanın kursağında ıslatılmış dane yeme bırakır. Özellikle bu dönemde yemin karışık muhabbet kuşu yemi ile takviye edilmesinin yavruların gelişmesine olumlu katkısı vardır. Yavru döneminde anaçlar sabah ve akşam olmak üzere günde iki öğün yemlenmelidirler. Yavru bulunmadığı döneme nazaran yemleme süresinin uzatılmasına dikkat edilmelidir. Zira ebeveyn kuşlar önce yavruları sonra da kendilerini yeterince besleyebilmelidirler. Eğer yemleme süresi kısa olursa yavruya verilen yemde bir süre sonra azalmakta, yavruların gelişmesi yavaşlamaktadır. Eğer mümkünse çok sıcak günlerde öğle vakti de çok az miktarda yemleme yapılarak, yem ile birlikte yavrulara su verilmesi sağlanmalıdır. Yavrulu anaçların önünde sürekli yem olması ilk günlerde bir sorun teşkil etmese de bir süre sonra yavrular doyduklarından dolayı ana ve babalarından yem istememektedirler. Yavru tarafından yemlenme isteği yeterince güçlü olmazsa bir süre sonra ana ve babaların da yemleme isteği azalmaktadır. Yavruya bakma güdüsünü ayakta tutabilmek için iki kez yemleme ile yavruların yemlenme isteklerinin her zaman güçlü kalması sağlanmalıdır.
Birinci haftadan itibaren tüylenme yavaş yavaş başlar. Bu günlerde yavrular künyelenmelidirler. Eğer yavruları 7 günlük yaşta künyelemezseniz künyelerin ayaklara geçmesi çok zorlaşmaktadır. Mümkünse 15 günlük yavruların yanına, yuvalıklara yem konmalıdır. Eğer bu mümkün değilse 21 günlük yavrular yere bırakılmalı, böylece yemlenirken ana ve babalarını görmeleri sağlanmalıdır. Bu şekilde yavrular çok kısa süre sonra yem yiyebilmektedir. Yavrular yere bırakıldıklarında yuvalıklara ulaşamayacak kadar küçük olmalıdırlar, yada yuvalıklar yerden yeterince yükseklikte bulunmalıdır. Aksi takdirde yavrular yabancı çiftlerin yuvalığına girmekte ve yuvalık sahipleri tarafından gagalanmakta, dövülmektedirler. Yavrular 28 günlük yaşta yem yiyebilmeliler ve ebeveynlerinden ayrılmalıdırlar. Yeme düşen yavruların önünde ilk hafta sürekli yem bulunmalıdır. Bu dönemde yavrular gözlenerek, hepsinin su içip yem yediklerinden emin olunmalıdır. Yavrular genellikle yem yemeye su içmeden daha önce başlamaktadır. Suyu bulamayan yavruların gagaları ara sıra suluğa sokularak içmeleri sağlanmalıdır. Bir süre sonra tüm yavruların yem yedikleri ve su içtikleri görülecektir. Bundan sonra yavrularınızın uçurma ve alıştırma antrenmanlarına geçebilirsiniz.
Güvercinlerle ilğili bir çok bilgiye ulaşmak için :
Hazırlayan: Doç. Dr. Türker Savaş
Birinci haftadan itibaren tüylenme yavaş yavaş başlar. Bu günlerde yavrular künyelenmelidirler. Eğer yavruları 7 günlük yaşta künyelemezseniz künyelerin ayaklara geçmesi çok zorlaşmaktadır. Mümkünse 15 günlük yavruların yanına, yuvalıklara yem konmalıdır. Eğer bu mümkün değilse 21 günlük yavrular yere bırakılmalı, böylece yemlenirken ana ve babalarını görmeleri sağlanmalıdır. Bu şekilde yavrular çok kısa süre sonra yem yiyebilmektedir. Yavrular yere bırakıldıklarında yuvalıklara ulaşamayacak kadar küçük olmalıdırlar, yada yuvalıklar yerden yeterince yükseklikte bulunmalıdır. Aksi takdirde yavrular yabancı çiftlerin yuvalığına girmekte ve yuvalık sahipleri tarafından gagalanmakta, dövülmektedirler. Yavrular 28 günlük yaşta yem yiyebilmeliler ve ebeveynlerinden ayrılmalıdırlar. Yeme düşen yavruların önünde ilk hafta sürekli yem bulunmalıdır. Bu dönemde yavrular gözlenerek, hepsinin su içip yem yediklerinden emin olunmalıdır. Yavrular genellikle yem yemeye su içmeden daha önce başlamaktadır. Suyu bulamayan yavruların gagaları ara sıra suluğa sokularak içmeleri sağlanmalıdır. Bir süre sonra tüm yavruların yem yedikleri ve su içtikleri görülecektir. Bundan sonra yavrularınızın uçurma ve alıştırma antrenmanlarına geçebilirsiniz.
Güvercinlerle ilğili bir çok bilgiye ulaşmak için :
Hazırlayan: Doç. Dr. Türker Savaş
12 Aralık 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)